Mahşerin Dört Atlısı!
Mesih gelmeden hemen önceki yedi yıllık sürede Mesih Karşıtı yeryüzünde cirit atıp Tanrı’nın halkını avlarken, Kutsal Kitap Rab’bin göklerden büyük belalar yağdıracağını söyler. İsa Mesih’in kendisi bunun ayrıntılarını Vahiy bölümünde Havari Yuhanna aracılığıyla açıklıyor. Vahiy 5. bölümde
ilk önce yedi kez mühürlenmiş bir tomardan sonra yedi borazan ve en sonunda
yedi tastan söz eder. Bunların her biri farklı bir olayı simgeler ve bu olaylar
genellikle büyük belalara yol açar.Tarif edilen belalar bir açıdan Tanrı’nın Musa aracılığıyla Mısır üzerine gönderdiği belaları andırır. Öyle belalar ki, Mısırlıların ilah diye tapındıkları putların nasıl da boş ve yararsız olduklarını ortaya serdi ve Firavun’un gurur duyup güvendiği her şeyi boşa çıkarttı. Böylece Rab yeryüzü üzerinde tek Rab olduğunu açıkça göstermiş ve halkını kurtarmıştır. Ancak dünya üzerine gelecek olan son belalar bunlardan kat ve kat daha korkunç ve kapsamlı olacaktır. İlerleyen ayetlerde tomarın mühürleri kırıldıkça dünyanın başına neler geleceğini okuyabiliyoruz:
v 1-4. MÜHÜR: Vahiy 6:1-8 – “Sonra Kuzu'nun[1] yedi mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, "Gel!" dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm. Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı. Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın "Gel!" dediğini işittim. O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya. Binicisine dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verildi. Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın "Gel!" dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Binicisinin elinde bir terazi vardı. Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: "Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!" Kuzu dördüncü mührü açınca, "Gel!" diyen dördüncü yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.”
İncil’in bu bölümde tarif ettiği atlılar, halk arasında “mahşerin dört atlısı” olarak bilinir; ancak insanlarımızın çoğu bunların ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Aslında burada sıralanan atlar ve binicileri son yedi yıllık zaman sürecinde Mesih Karşıtı’nın yapacakları ve bunun getireceği sonuçları özetler. En önemlisi şunu görebiliyoruz ki, yeryüzünde Mesih Karşıtı kendi egemenliğini kurmaya çalışırken, gerçekte Tanrı göklerden oyunu yönetecektir. Şimdi atlılara ve ne anlam ifade ettiklerine tek tek bakalım:
Ø Beyaz At – Birinci atlı muhtemelen Mesih Karşıtı’nın ilk çıkışını simgeler. Başta tertemiz, barışçıl, son derece hoşgörülü bir karaktere bürünecektir. Böylece başarıdan başarıya ilerleyecektir. Herkes onun ak ve pak duruşuna bayılacaktır. İlginçtir ki, daha sonra gerçek Mesih’in beyaz bir ata binmiş olarak geldiğini okuyoruz.[2] Muhtemelen Mesih Karşıtı gerçek Mesih’in yaptığı gibi kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gösterecektir. Böylece bütün insanlar onun ardından gidecektir; çünkü o insanlığa barış ve huzur vaat edecektir. Bu konuda ilk aşamada başarılı da olacaktır.
Ø Kırmızı At – İkinci atlı ilkinden çok farklıdır. Kırmızı rengi kanı çağrıştırır. Bu at bir savaş habercisidir. Onun gelişiyle birlikte barış dönemi sona erecek ve insanlar adeta birbirinin boğazlarına yapışmaya başlayacaklar. Tüm dünya kaosa girecek ve insanlar hayvan gibi birbirini parçalayacaklar. Kırmızı atlı, Mesih Karşıtı’nın egemenliğinin ikinci dönemini tarif ediyor. Muhtemelen ona yardım edecek “Sahte Peygamberi” temsil ediyor olabilir. Anlaşılan, barışla başlayan düzen kısa bir süre sonra son derece kanlı bir savaş ortamına dönüşecektir.
Ø Siyah At – Bu defa simsiyah bir at çıkar karşımıza. Elinde sadece bir terazi görürüz. Terazi ticareti sembolize ediyor. Ancak söylenen sözlere bakacak olursak insanların artık zorbalık ve vahşi bir tamahkârlıkla ticaret yaptıklarını anlıyoruz. Çünkü buğday ve arpa gibi sıradan ve temel ihtiyaçlar korkunç fiyatlarla satılıyordur. Demek ki, başta barış müjdeleyen Mesih Karşıtı’nın egemenliği daha sonra kana bulanacak ve her zamanki gibi savaşın en büyük sonuçları olan kıtlık ve açlık gibi belalar baş göstermeye başlayacaktır. İnsanlar da birbirine yardım etmek yerine ellerindeki mamulleri gittikçe tırmanan fiyatlarla satmaya kalkışacaktır.
Ø Soluk Renkli At – Şimdi dört atlı arasında en ürperticisine geldik. Çünkü bu atın belirli bir rengi bile yok. Rengi ölümün rengi gibi soluktur. Bu defa ata binenin ismi verilir. Adı “Ölüm”dür. Ayrıca yalnız değildir; çünkü “Ölüler diyarı” hemen ardından gelir. Bu ikili takım tarafından dünyanın dörtte birine ölüm saçılmasına izin veriliyor. Bu korkunç bir rakamdır. Dünyanın nüfusunun 8 milyar olduğunu varsaysak, demek ki, 2 milyar insan ölecek. Yani Türkiye büyüklüğünde yaklaşık 12 ülkenin insanı yok olacak demektir. Gerçekten korkunç. Peki nasıl ölecekler? Ayette dört sebep veriliyor: kılıç/savaş, kıtlık/açlık, salgın hastalıklar ve vahşi hayvanlar.
İlk başta beklenen durumdan Mesih Karşıtı’nın vaat ettiklerinin tam ters bir durumuna döndü. Huzur ve esenlik müjdelendi; ama korkunç savaşlar, kıtlıklar ve milyarların ölümü ile sonuçlanan olaylar baş gösterdi. Ölüm eli kolu sallaya sallaya gezecek yeryüzünün tümünde.
İlk dört mühür Mesih Karşıtı’nın yeryüzü sahnesine çıktıktan sonra yaşanacak genel sıkıntıları resmeder. Başta süt liman olan bir geleceğe yelken açılır; ama sonra dünya korkunç bir savaş, kıtlık ve ölüm girdabına yakalanır. Ama bu daha işin başlangıcıdır, Mesih’in dediği gibi ‘sancıların başlangıcı’.
Kitabın tamamına ücretsiz sahip olmak için tıklayınız...
[1] “Kuzu” ismi tüm insanlık uğruna çarmıhta kurban edilen İsa Mesih’in bir unvanıdır.
[2] Vahiy 19:11
v 1-4. MÜHÜR: Vahiy 6:1-8 – “Sonra Kuzu'nun[1] yedi mühürden birini açtığını gördüm. O anda dört yaratıktan birinin, gök gürültüsüne benzer bir sesle, "Gel!" dediğini işittim. Bakınca beyaz bir at gördüm. Binicisinin yayı vardı. Kendisine bir taç verildi ve galip gelen biri olarak zafer kazanmaya çıktı. Kuzu ikinci mührü açınca, ikinci yaratığın "Gel!" dediğini işittim. O zaman kızıl renkte başka bir at çıktı ortaya. Binicisine dünyadan barışı kaldırma yetkisi verildi. Bunun sonucu olarak insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Atlıya ayrıca büyük bir kılıç verildi. Kuzu üçüncü mührü açınca, üçüncü yaratığın "Gel!" dediğini işittim. Bakınca siyah bir at gördüm. Binicisinin elinde bir terazi vardı. Dört yaratığın ortasında sanki bir sesin şöyle dediğini işittim: "Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara. Ama zeytinyağına, şaraba zarar verme!" Kuzu dördüncü mührü açınca, "Gel!" diyen dördüncü yaratığın sesini işittim. Bakınca soluk renkli bir at gördüm. Binicisinin adı Ölüm'dü. Ölüler diyarı onun ardınca geliyordu. Bunlara kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalıkla, yeryüzünün yabanıl hayvanlarıyla ölüm saçmak için yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi.”
İncil’in bu bölümde tarif ettiği atlılar, halk arasında “mahşerin dört atlısı” olarak bilinir; ancak insanlarımızın çoğu bunların ne anlama geldiği konusunda hiçbir fikre sahip değildir. Aslında burada sıralanan atlar ve binicileri son yedi yıllık zaman sürecinde Mesih Karşıtı’nın yapacakları ve bunun getireceği sonuçları özetler. En önemlisi şunu görebiliyoruz ki, yeryüzünde Mesih Karşıtı kendi egemenliğini kurmaya çalışırken, gerçekte Tanrı göklerden oyunu yönetecektir. Şimdi atlılara ve ne anlam ifade ettiklerine tek tek bakalım:
Ø Beyaz At – Birinci atlı muhtemelen Mesih Karşıtı’nın ilk çıkışını simgeler. Başta tertemiz, barışçıl, son derece hoşgörülü bir karaktere bürünecektir. Böylece başarıdan başarıya ilerleyecektir. Herkes onun ak ve pak duruşuna bayılacaktır. İlginçtir ki, daha sonra gerçek Mesih’in beyaz bir ata binmiş olarak geldiğini okuyoruz.[2] Muhtemelen Mesih Karşıtı gerçek Mesih’in yaptığı gibi kendini dünyanın kurtarıcısı olarak gösterecektir. Böylece bütün insanlar onun ardından gidecektir; çünkü o insanlığa barış ve huzur vaat edecektir. Bu konuda ilk aşamada başarılı da olacaktır.
Ø Kırmızı At – İkinci atlı ilkinden çok farklıdır. Kırmızı rengi kanı çağrıştırır. Bu at bir savaş habercisidir. Onun gelişiyle birlikte barış dönemi sona erecek ve insanlar adeta birbirinin boğazlarına yapışmaya başlayacaklar. Tüm dünya kaosa girecek ve insanlar hayvan gibi birbirini parçalayacaklar. Kırmızı atlı, Mesih Karşıtı’nın egemenliğinin ikinci dönemini tarif ediyor. Muhtemelen ona yardım edecek “Sahte Peygamberi” temsil ediyor olabilir. Anlaşılan, barışla başlayan düzen kısa bir süre sonra son derece kanlı bir savaş ortamına dönüşecektir.
Ø Siyah At – Bu defa simsiyah bir at çıkar karşımıza. Elinde sadece bir terazi görürüz. Terazi ticareti sembolize ediyor. Ancak söylenen sözlere bakacak olursak insanların artık zorbalık ve vahşi bir tamahkârlıkla ticaret yaptıklarını anlıyoruz. Çünkü buğday ve arpa gibi sıradan ve temel ihtiyaçlar korkunç fiyatlarla satılıyordur. Demek ki, başta barış müjdeleyen Mesih Karşıtı’nın egemenliği daha sonra kana bulanacak ve her zamanki gibi savaşın en büyük sonuçları olan kıtlık ve açlık gibi belalar baş göstermeye başlayacaktır. İnsanlar da birbirine yardım etmek yerine ellerindeki mamulleri gittikçe tırmanan fiyatlarla satmaya kalkışacaktır.
Ø Soluk Renkli At – Şimdi dört atlı arasında en ürperticisine geldik. Çünkü bu atın belirli bir rengi bile yok. Rengi ölümün rengi gibi soluktur. Bu defa ata binenin ismi verilir. Adı “Ölüm”dür. Ayrıca yalnız değildir; çünkü “Ölüler diyarı” hemen ardından gelir. Bu ikili takım tarafından dünyanın dörtte birine ölüm saçılmasına izin veriliyor. Bu korkunç bir rakamdır. Dünyanın nüfusunun 8 milyar olduğunu varsaysak, demek ki, 2 milyar insan ölecek. Yani Türkiye büyüklüğünde yaklaşık 12 ülkenin insanı yok olacak demektir. Gerçekten korkunç. Peki nasıl ölecekler? Ayette dört sebep veriliyor: kılıç/savaş, kıtlık/açlık, salgın hastalıklar ve vahşi hayvanlar.
İlk başta beklenen durumdan Mesih Karşıtı’nın vaat ettiklerinin tam ters bir durumuna döndü. Huzur ve esenlik müjdelendi; ama korkunç savaşlar, kıtlıklar ve milyarların ölümü ile sonuçlanan olaylar baş gösterdi. Ölüm eli kolu sallaya sallaya gezecek yeryüzünün tümünde.
İlk dört mühür Mesih Karşıtı’nın yeryüzü sahnesine çıktıktan sonra yaşanacak genel sıkıntıları resmeder. Başta süt liman olan bir geleceğe yelken açılır; ama sonra dünya korkunç bir savaş, kıtlık ve ölüm girdabına yakalanır. Ama bu daha işin başlangıcıdır, Mesih’in dediği gibi ‘sancıların başlangıcı’.
Kitabın tamamına ücretsiz sahip olmak için tıklayınız...
[1] “Kuzu” ismi tüm insanlık uğruna çarmıhta kurban edilen İsa Mesih’in bir unvanıdır.
[2] Vahiy 19:11